9422,6%1,57
39,13% -0,05
44,80% 0,53
4216,93% -0,11
6745,33% 0,65
Toplum Çalışmaları Enstitüsü araştırmacısı Yağmur Uzunırmak tarafından hazırlanan son analiz, genç seçmenlerin AK Parti'ye yönelik mesafeli tutumunun ardında yatan yapısal nedenleri ortaya koydu. Çalışmaya göre, Türkiye'de sosyal devlet ilkelerinin zayıflaması, gençlerin siyasal yönelimlerini etkileyen temel etkenler arasında yer aldı.
Raporda, Türkiye’de bireylerin toplumsal statüsünün büyük ölçüde doğuştan gelen koşullara bağlı şekilde şekillendiği ifade edildi. Özellikle çocuk yoksulluğunun yüksek seviyelerde seyretmesi, eğitime erişim başta olmak üzere yaşam başarısını belirleyen unsurların aileden miras kalan koşullarla belirlendiğini gözler önüne serdi. Annenin eğitim düzeyi ile çocuğun üniversite mezunu olma ihtimali arasındaki belirgin farklar, fırsat eşitsizliğinin nesiller boyunca sürdüğüne işaret etti.
SOSYAL HAREKETLİLİK ZAYIF KALDI OECD ve Dünya Ekonomik Forumu verilerine dayandırılan değerlendirmede, Türkiye’nin sosyal mobilite endeksinde 82 ülke arasında 64. sırada yer aldığı kaydedildi. Danimarka gibi yüksek mobiliteye sahip ülkelerde toplumsal ilerleme iki kuşakta sağlanabilirken, Türkiye’de bu süreç ciddi bir tıkanma ile karşı karşıya kaldı. Alt sınıflardan gelen bireylerin üst sınıflara yükselme olasılığının oldukça düşük kaldığı belirtildi. GELİR EŞİTSİZLİĞİ ARTTI, ALT GELİR GRUPLARI MUTLAK KAYBA UĞRADI WID verilerine dayanan analizde, 2007’de en zengin yüzde 1’lik kesimin toplam gelirden aldığı pay yüzde 16,7 iken, 2023 itibarıyla bu oran yüzde 24'e çıktı. Aynı dönemde en alt yüzde 50’lik kesimin payı yüzde 16,7'den yüzde 14,1'e düştü. Böylece alt sınıflar yalnızca yerinde saymakla kalmadı, aynı zamanda mutlak anlamda gelir kaybı yaşadı.
KAMU HİZMETLERİNDE SİYASİ AYRIMCILIK İDDİASI V-Dem endeks verilerine göre, Türkiye kamu hizmetlerine erişim konusunda 175 ülke arasında 146. sırada yer aldı. Eğitim, sağlık ve güvenlik gibi alanlarda kamu kaynaklarının siyasal tercihlere göre dağıtıldığına yönelik algının toplumsal düzeyde güç kazandığı vurgulandı. Aynı şekilde, kamu istihdamında liyakat esaslı atamaların yerini siyasal aidiyetin aldığı belirtildi. Türkiye, bu alanda da 145. sıraya geriledi.
GENÇLER SOSYAL DEVLETTEN UZAK KALDI
2000 sonrası doğan genç kuşağın, hayatlarının tamamını AK Parti iktidarında geçirmesine rağmen bu partiye verdiği desteğin ülke ortalamasının oldukça altında seyrettiği tespit edildi. Analize göre, gençlerin siyasal tercihlerinde yalnızca ekonomik göstergeler değil, eşitlik, adalet ve liyakat gibi normatif değerler de belirleyici rol üstlendi. Sosyal devletin temel ilkeleriyle yeterince buluşamayan genç seçmenlerin iktidar partisine karşı mesafeli ve eleştirel bir konum benimsediği ifade edildi.
PROTESTOLARDA “GELECEK KAYGISI” VE “DEMOKRASİ” ÖNE ÇIKTI
Toplum Çalışmaları Enstitüsü’nün protesto katılım analizine göre, 19 Mart sonrasında düzenlenen eylemlerde yer alan gençlerin en çok dile getirdiği nedenler arasında “gelecek kaygısı” ve “antidemokratik uygulamalar” ön plana çıktı. Bu bulgular, gençlerin siyasal tercihlerini şekillendiren unsurların ekonomik olduğu kadar siyasal nitelik de taşıdığını ortaya koydu. GÜVEN KAYBI DERİNLEŞTİ Kamu hizmetlerinin adil dağılmadığına dair algı, özellikle genç seçmen nezdinde güven kaybını derinleştiren bir unsur olarak öne çıktı. Elde edilen veriler, yalnızca ekonomik kalkınmaya odaklanan politikaların genç kuşağın beklentilerini karşılamakta yetersiz kaldığını gösterdi. Uzunırmak, mevcut sosyal devlet mekanizmalarının gençler için kapsayıcı bir çerçeve sunmadığı görüşünü dile getirdi: “Yapılan saha araştırmalarından elde edilen bulgular, özellikle genç kuşakların söz konusu eşitsizlikleri yalnızca soyut veriler yoluyla değil, doğrudan kişisel deneyimleri aracılığıyla hissettiklerini göstermektedir. Bu durum, genç bireyleri mevcut siyasal düzene karşı daha mesafeli ve eleştirel bir tutum geliştirmeye yöneltmektedir. Dolayısıyla genç seçmenlerin siyasal tercihleri yalnızca ekonomik göstergelerle açıklanamaz; bu tercihler aynı zamanda sosyal adalet, liyakat, eşitlik ve kapsayıcılık gibi değerlere duydukları bağlılık üzerinden şekillenmektedir.”