Tarih: 23.06.2025 13:01

TKP’den NATO’ya karşı mücadeleyi yükseltme çağrısı: ‘Zamanı geldi, gün bugündür!’

Facebook Twitter Linked-in

TKP’den NATO’ya karşı mücadeleyi yükseltme çağrısı: ‘Zamanı geldi, gün bugündür!’ Türkiye Komünist Partisi (TKP), NATO ve emperyalizme karşı kapsamlı bir mücadele yürütülmesi için çağrı yaptı. TKP Merkez Komite tarafından “Zaman Geldi, Gün Bugündür” başlığıyla yapılan açıklamada emperyalist ülkelerin “zamanı geldi” diyerek insanlığa savaş ilan ettiği belirtildi. “Hegemonyalarını sürdürmek, enerji kaynaklarına tamamen çökmek, ticaret yollarına hakim olmak için ülkeleri karıştırmaya, haritaları baştan çizmeye, rejimleri çökertmeye karar verdiler. Zamanı geldi diye düşünüyorlar.” ifadelerine yer verildi. İran’a dönük saldırıların nereye evrileceğini şimdiden öngörmenin zor olduğuna değinilen açıklamada ABD, İngiltere ve İsrail’in Türkiye’yi de bir operasyon alanı olarak görmesinin mümkün olduğuna dikkat çekildi. NATO’nun bir suç örgütü olarak tarihsel rolünün anlatıldığı açıklamada tüm siyasi partiler tartışmaya davet edildi. Açıklamada “Zamanı geldi. Tüm yurttaşlarımız bu yalana, halkımızı tehdit eden, ülkemizin bağımsızlık ve egemenliği açısından kabul edilemez bu tabloya karşı mücadele etmelidir.Yurdunu seven akademisyenler, gazeteciler, aydınlar harekete geçmelidir. NATO’dan çıkılmalı, bütün yabancı üs ve askerler memleketten kovulmalıdır. Geç kalınmamalıdır, tam zamanıdır.” ifadeleriyle NATO’ya karşı mücadelenin büyütülmesi için çağrı yapıldı. “TKP bu doğrultuda üstüne düşeni yapacaktır” denildi. Açıklamanın tamamı şu şekilde: Emperyalist ülkeler “zamanı geldi” diyerek insanlığa savaş ilan etti. Siyonist devletin Filistin halkını katliamlarla, zorbalıkla yerinden etmesi, işgal edilmiş topraklara yenilerini ekleyerek İsrail’in sınırlarını genişletmesi için kesintisiz bir biçimde saldırmasını bu nedenle hararetle destekliyorlar. On binlerce Filistinli’yi neden öldürdülerse aynı nedenle Lübnan’ı da bombaladılar ve bombalamaya devam ediyorlar. Lübnan’a dönük kalleş terör eylemleri ve hava saldırılarını neden düzenliyorlarsa aynı nedenle Suriye’de de rejim değişikliğine gittiler ve cihatçı bir kuklayı Şam’da iktidara getirdiler. Hegemonyalarını sürdürmek, enerji kaynaklarına tamamen çökmek, ticaret yollarına hakim olmak için ülkeleri karıştırmaya, haritaları baştan çizmeye, rejimleri çökertmeye karar verdiler. Zamanı geldi diye düşünüyorlar. Suriye’den sonra İran’a saldıracakları belliydi, bir kez daha “kitle imha silahları” bahanesine sarıldılar. “Nükleer silah üretmiyoruz” diyen, bu konuda uluslararası kurumlar tarafından denetlenen bir ülkeyi kendi kitle imha silahlarıyla böbürlene böbürlene, bütün dünyayı tehdit ede ede bombalamaya başladılar. Herkes “sırada neresi var” diye tartışmaya başladı. İran’a dönük saldırıların nereye evrileceğini şimdiden öngörmek çok zor olsa da, “sırada neresi var” sorusu anlaşılabilir bir sorudur. “Zamanı geldi” diye düşünen ABD, İngiltere ve İsrail üçlüsünün bölgeyi yeniden tasarlarken Türkiye’yi de bir operasyon alanı olarak görmesi mümkündür. Yıllar boyu Türkiye’de hükümetler NATO üyeliğinin ve ABD ile yakın ilişkilerin Türkiye’ye güvenlik sağladığını düşündüler. Bu düşüncede kendilerince haklılardı çünkü güvenlikten anladıkları Türkiye’deki sömürü düzeninin güvenliğiydi. Halk umurlarında olmadı, yeri geldiğinde o sömürü düzeni için ABD aklı ve yardımıyla halka karşı darbeler yaptılar. Sonra NATO’nun kuruluş nedeni olarak gösterilen Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği dağıldı ama NATO varlığını sürdürdü, genişledi, açık ya da örtülü savaşlara, işgallere neden oldu. Ama Türkiye’de NATO, devrimcilerin, komünistlerin bütün çabasına rağmen gerektiği gibi sorgulanmadı. NATO üyeliği, ABD ile yakın ilişkiler temel güvenlik politikası olmaya devam etti. NATO’ya ve ABD’ye karşı olanlar bile, “NATO’dan çıkarsak ABD’nin hedefi oluruz” gerekçesiyle “NATO’dan çıkarsak Rusya bizi yutar” diyenlerle aynı noktada buluştu. Ama şimdi iktidar çevrelerinde, bürokraside de “sırada Türkiye mi var” sorusu dillendiriliyor. Artık eskisi kadar emin değiller NATO üyeliğinin “güvenlik” için yeterli olduğuna. Ne yazık ki, akıllarına gelen çözüm, ABD’ye daha çok yanaşmak, NATO’da daha fazla rol almak, kimi ülkelere karşı başlatılan operasyonlara Suriye’de olduğu gibi en öne geçerek katılmak. Böylece tehdidi fırsata çevirmeyi, holdingler ve tarikatlar düzeninin bölgesel ağırlığını artırmayı hesap ediyorlar. Bizse “zamanı geldi” diyoruz. Emperyalistler “zamanı geldi” diye düşünüyorsa biz de aynı şekilde yanıt veriyoruz: Zamanı geldi. NATO’yu sorgulamanın, NATO’dan çıkılması için gerçek hamleler yapmanın zamanı geldi. NATO’nun da Türkiye’den çıkmasının zamanı geldi. NATO’dan çıkılması için NATO’dan zarar gören halkımız inisiyatif almalıdır. NATO darbecidir, NATO işgalcidir, NATO komplocudur. NATO, NATO üyesi ülkelerde de halk düşmanıdır. Zamanı geldi. Bütün siyasi partilere çağrımızdır. Gelin tartışalım. NATO Türkiye’ye güvenlik mi sunuyor yoksa bütün bölgeyi olduğu gibi Türkiye’yi tehdit mi ediyor. Tartışmazsanız, o tartışmayı sizin içinize kadar sokacağız. ABD üslerini tartışalım. İncirlik, Kürecik ve diğerlerini. Türkiye’de bulunan ABD’ye ait nükleer silahları tartışalım. Zamanı geldi. Tüm yurttaşlarımız bu yalana, halkımızı tehdit eden, ülkemizin bağımsızlık ve egemenliği açısından kabul edilemez bu tabloya karşı mücadele etmelidir. Yurdunu seven akademisyenler, gazeteciler, aydınlar harekete geçmelidir. NATO’dan çıkılmalı, bütün yabancı üs ve askerler memleketten kovulmalıdır. Geç kalınmamalıdır, tam zamanıdır. TKP bu doğrultuda üstüne düşeni yapacaktır.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —