9603,41%-1,01
38,68% -0,24
43,47% 0,25
3985,40% 0,63
6475,39% 0,26
"Teröristbaşı Öcalan'a özgürlük diyenler Hüseyin Baş'a 8 yıl ceza istiyor" Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Sözcüsü Lütfullah Önder düzenlediği basın toplantısında gündemi değerlendirdi.
BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş hakkında Cumhurbaşkanına hakaret iddiasıyla 8 yıl 2 aya kadar hapis cezası istemiyle iddianame hazırlanmasını değerlendiren Önder, "Bir yandan bölücü terör örgütü lideri APO'nun hapisten çıkarılması için yollar aranıyor diğer yandan genel başkanımız hakkında da siyasi yasak ve hapis sistemiyle dava açılıyor. İktidarın şirazesi kaymış, ölçüsü şaşmıştır" dedi.
BTP Sözcüsü Lütfullah Önder'in açıklamaları şöyle; "Teröristbaşı Öcalan'ı hapisten çıkarmak isteyenler Hüseyin Baş'ı hapse atmaya çalışıyor" "Genel Başkanımız Hüseyin Baş hakkında iddianame düzenlendi. Hiçbir suçu olmayan, ülkesi, milleti, vatanı için, devleti için siyaset yapan genel başkanımıza siyasi yasak isteniyor, hapse atılmak isteniyor. Düzenlenen iddianame bu. Öyle ilginç günlerden geçiyoruz ki diğer taraftan kurduğu kanlı terör örgütü ile birlikte on binlerce insanımızın kanına girmiş, on binlerce insanımızı şehit etmiş, bizzat dağda olduğu, PKK'yı bizzat yönettiği dönemlerde verdiği talimatlarla binlerce insanımızın şehit olmasına sebep olmuş bebek katili, bölücü terör örgütü lideri APO'nun hapisten çıkarılması için yollar aranıyor, iktidar tarafından Meclis'e davet ediliyor, siyaset yapmasının önü açılmak isteniyor.
Böyle bir dönemde hiçbir suç işlememiş olan genel başkanımız hakkında da siyasi yasak ve hapis sistemiyle dava açılıyor. İktidarın şirazesi kaymış, ölçüsü şaşmıştır. "Bu devletin kurucu felsefesiyle kavgası olanlar da PKK gibi Lozan ile kavga ediyor" Kanlı terör örgütünün yaptığı fesih açıklamasında 1924 anayasasından ve Lozan'dan bahsederek bunlara savaş açtığını, bunları tartışmaya açtığını, bunlardan rahatsızlık duyduğunu görüyoruz. Bu çok normal, bu millete ve devlete kastetmiş olan, 10 yıllardır bu millete kurşun sıkmış olan, bu devletin bütünlüğüne kurşun sıkmış olan kanlı terör örgütünden başka bir şey beklenemez zaten ama o, bu tartışmayı açtığında hemen hazır bekleyen, kurucu felsefe ile her fırsatta kavga etmeye zemin hazırlamak isteyen, Lozan'la bir türlü kavgası bitmeyen, bu devletin kurucularıyla ve kurucu iradesiyle, kurucu ilkeleriyle bir türlü kavgası bitmeyenlerin de hemen harekete geçip bu tartışmalara katıldığını ve cumhuriyetin kurucu felsefesiyle aynı şekilde tıpkı terör örgütü PKK'nın yaptığı gibi kavga ettiğini gözlemliyoruz, üzülerek izliyoruz.
"Bu milletin birliğini, dirliğini bozmak isteyenler, kurucu felsefeyi yıpratmaya çalışıyor" Çanakkale Savaşı'na koşan millet Anadolu'nun her tarafından koşup Çanakkale'ye gitti, kendini Türk askeri olarak tanımladı. O'na kurşun sıkan düşman da Türk askerine kurşun sıktığını söyledi. Türkleri bu coğrafyadan sürmek istediklerini söyleyerek buraya geldiler, hiç kimsenin etnik mensubiyetine bakmadılar. Dolayısıyla bu anlayış bin yıllık geçmişe, bin yıllık köke sahip olan bir anlayıştır. Şimdi bu anlayışı bozmak isteyenler, bu milletin birliğini, dirliğini bozmak isteyenler, millete ve devlete düşmanlık edenlerin işte bu kurucu felsefeye, kurucu anayasaya düşmanlık ettiğini, her fırsatta onu yıpratmaya çalıştığını görmekteyiz.
Bunlar Lozan'la birlikte 'şurayı kazanamadık, burayı koruyamadık' diyerek toplum üzerinde bir algı oluşturmaya çalışıyorlar. "Lozan Türkiye'nin bağımsızlık belgesidir, tapu senedidir" Lozan Antlaşması, Osmanlı Devleti tarafından imzalanmış olan Sevr Antlaşmasını yırtıp atan, onu hükümsüz hale getiren, Cumhuriyetin hem bağımsızlığını hem de Misak-ı Milli sınırlarının bu millete ait olduğunu belgeleyen kurucu liderimiz Prof. Dr. Haydar Baş'ın ifadesiyle cumhuriyetin tapu senedidir hem. Lozan bağımsızlık belgesidir, hem de tapu senedidir. Lozan'ı kıyaslayacaksanız Sevr ile kıyaslayacaksınız. Sanki Lozan Anlaşması 1500'lü yıllarda imzalanmış gibi 'Şurayı alamadık, burayı alamadık' diyerek bir algı oluşturmaya çalışıyorlar.
Lozan imzalanmadan önce Anadolu topraklarının büyük bölümü bizim elimizde değildi. Anadolu'nun doğusunda Ermenistan kurulmuştu, güneyinde Fransızlar ve İtalyanlar vardı, batısında Yunanlılar vardı. İstanbul bile işgal edilmişti, İngilizler vardı. Her yerimizi kaybetmiştik, bağımsızlığımız yoktu. Kapitülasyonlarla birlikte Anadolu'da yaşayan milyonlarca gayrimüslim Osmanlı Devletine vergi vermiyor, Türk devletinin yargılanmasına tabi değildi, bağımsızlığımız yoktu. Lozan bütün bunları kaldırarak hem bağımsızlığımızı elde etti hem de bu biraz önce saydığım Anadolu'ya çöreklenmiş olan yedi düveli Anadolu dışına çıkararak Misak-ı Milli sınırları içerisinde bir devlet kurdu, Türkiye Cumhuriyeti devletini kurdu, ulus devletini kurdu ve bu devleti bütün dünyaya kabul ettirdi.
Şimdi böylesine büyük bir başarıyı hazmedemeyen kim olabilir; Anadolu'yu işgal edenler olabilir ya da onların halen ülkemizde uzantısı olanlar olabilir. Onların o gün alt edemediği bu milleti alt etmek üzere görev almış, onlar adına iş yapan bu millete, bu devlete düşmanlık edenler olabilir. Bizler Lozan'ı tartıştırtmayız, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin hem bağımsızlığı, hem de tapu senedi olan Lozan'a söz söyletmeyiz, 1924 anayasasının o kurucu felsefesini tartıştırmayız, bu milleti bir ve beraber yapan, kardeş yapan bu anlayışın bozulmasına fırsat vermeyiz."