9732,38%-0,15
38,77% 0,00
43,34% 0,74
4045,82% 0,27
6535,31% -0,12
Sağlık Bakanlığı, obeziteyle mücadele kapsamında 81 ilde eş zamanlı olarak yeni bir uygulamayı hayata geçirdi. Boy, kilo ve vücut kitle indeksi (VKİ) ölçümleriyle fazla kilolu bireyler tespit edilerek Sağlıklı Hayat Merkezleri ve Aile Sağlığı Merkezleri’ne yönlendirilecek. Bakanlık, bu programla 10 milyon kişiye ulaşmayı hedefliyor. Ancak uzmanlara göre bu hedefe ulaşmak için sistemin temel taşlarının gözden geçirilmesi gerekiyor. “Tek başına ölçümle başarı gelmez” Obeziteyle mücadelenin sadece bireysel değil; sosyal, çevresel ve yapısal boyutları olduğunu belirten Uzman Diyetisyen Elif Melek Avcı Dursun, programın doğru bir adım olduğunu ancak yeterli olmayacağını söylüyor: “Saha ölçümleri ve yönlendirmeler önemli ama kalıcı etki için yeterli değil. Obeziteyi önlemenin yolu; beslenme eğitimi, davranış değişikliği programları, çevresel düzenlemeler ve sağlıklı gıda politikalarından geçiyor. Aksi halde bu tarz uygulamalar kısa süreli bir ivmeden öteye gidemez.” “Diyetisyenler sistemin dışında bırakılıyor” Türkiye’de obeziteyle mücadelede en önemli rolün diyetisyenlere ait olduğunu vurgulayan Avcı Dursun, sistemdeki en büyük eksikliği şu sözlerle ifade ediyor: “Devlet kadrolarında diyetisyen istihdamı yok denecek kadar az. Mezun sayısı her yıl artıyor ama atamalar yetersiz. Mezunların çoğu düşük ücretlerle serbest piyasada çalışmak zorunda kalıyor. Oysa bu programın başarıya ulaşması için diyetisyenler mutlaka sahada olmalı.” “Eğitim var ama nitelik kaygı verici” Diyetetik eğitiminin nicelik olarak artmasına rağmen kalite açısından sorunlu olduğunu söyleyen Avcı Dursun, genç mezunların yeterli uygulama bilgisine sahip olmadan iş hayatına atıldığını belirtiyor. Sürekli mesleki gelişim ve akreditasyon sistemi kurulmadan, bu alanda ilerlemenin zor olduğunu vurguluyor. “Ucuz olan sağlıksız gıda” Tarım ve gıda politikalarının da obeziteye zemin hazırladığını belirten Avcı Dursun’a göre, sağlıklı gıdaya erişim her geçen gün zorlaşıyor: “Yerel ve doğal ürünlerin fiyatı çok yüksek. Ultra işlenmiş, kalorisi yüksek ama besin değeri düşük ürünler ise ucuz ve her yerde. Bu ortamda bireylere sadece ‘sağlıklı beslenin’ demek yetmez, politika düzeyinde değişim şart.” “Halkın beslenme bilgisi yetersiz” Beslenme konusunda toplumun büyük bir bilgi eksikliği yaşadığını söyleyen Avcı Dursun, ilköğretim düzeyinden itibaren sağlıklı beslenme eğitiminin müfredata girmesi gerektiğini söylüyor. Sosyal medyada dolaşan yanlış bilgiler ve “diyetisyen = zayıflatıcı” algısının da ciddi bir sorun olduğunu ifade ediyor. “Beş temel adım olmadan bu mücadele yürümez” Uzman Diyetisyen Elif Melek Avcı Dursun, obeziteyle mücadelenin etkili olabilmesi için şu beş başlıkta adım atılması gerektiğini belirtiyor: 1. Diyetisyen kadroları artırılmalı. 2. Diyetetik eğitimin niteliği yükseltilmeli, akreditasyon sistemi kurulmalı. 3. Sağlıklı gıdaya erişimi kolaylaştıracak tarım ve gıda politikaları geliştirilmeli. 4. Beslenme okuryazarlığı artırılmalı, farkındalık kampanyaları başlatılmalı. 5. Diyetisyenler saha projelerinde aktif rol almalı. “Bu program umut verici ama sürdürülebilir ve etkili olması için bütüncül bir bakış şart. Aksi halde kısa vadeli bir girişim olmaktan öteye geçemez.”