9998,20%-1,08
40,02% 0,13
46,89% 0,11
4234,97% -1,25
6816,95% 0,06
Hollanda’nın Lahey kentinde düzenlenen 2025 NATO Zirvesi, İttifak’ın önümüzdeki on yıla ilişkin savunma stratejisini belirleyen en kapsamlı planlardan birine sahne oldu. NATO liderleri, 2035 yılına kadar üye ülkelerin gayrisafi yurtiçi hasılasının %5’ini savunma harcamalarına ayırması konusunda mutabakata vardı. Bu oran, %3,5 doğrudan savunma bütçelerine yönlendirilirken, kalan %1,5 savunma sanayi yatırımları, dijital altyapı ve yapay zekâ temelli askeri projelere aktarılacak. Bu taahhüt, özellikle Trump döneminde NATO’ya yeterince katkı yapmadığı eleştirileriyle hedef alınan ülkeler üzerinde büyük bir baskı yarattı. Hollanda Başbakanı Mark Rutte, zirve sırasında bu stratejik dönüşümün ardında Donald Trump’ın “müttefikleri daha fazla harcamaya zorlama” yönündeki ısrarlı baskısının yattığını açıkça dile getirdi. Zirvede öne çıkan ülkelerden biri olan İngiltere, bu hedefi tamamen benimsediğini ilan etti ve Ukrayna’ya 70 milyon sterlinlik füze desteğiyle birlikte 12 adet F-35 savaş uçağı alımına yönelik taahhütte bulundu. Almanya da benzer şekilde 2026’dan itibaren savunma bütçesini artırmaya yönelik planlarını açıklarken, ekonomik sıkıntılarla boğuşan İspanya bu hedefe ulaşmakta zorlanacağını belirterek kısmi muafiyet talep etti. Ancak bu talep, ABD’li yetkililer tarafından tepkiyle karşılandı. Yeni savunma stratejisi yalnızca bütçeleri değil, teknolojik yatırımları da kapsıyor. NATO, dijital savaş kabiliyetlerinin artırılması, uzay tabanlı gözlem sistemlerinin geliştirilmesi ve yapay zekâ destekli operasyonel karar alma sistemlerine odaklanmayı planlıyor. Zirvenin toplam maliyetinin 183 milyon avro olduğu açıklandı. Zirvenin en tartışmalı başlıklarından biri ise Ukrayna’ya yönelik destek konusu oldu. Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy yalnızca açılış yemeğine davet edilerek protokol dışı tutuldu. Kiev yönetimine yeni bir güvenlik garantisi sunulmadı. Bu durum, Ukrayna’da büyük hayal kırıklığı yaratırken, NATO içinde Ukrayna’nın tam üyeliğine ilişkin bölünmüşlük bir kez daha ortaya çıktı. Polonya ve Baltık ülkeleri Ukrayna’nın üyeliğine güçlü destek verirken, Almanya ve Fransa daha temkinli ve şartlı bir çizgiyi tercih etmeye devam ediyor.