• BIST 100

    10616,18%2,41
  • DOLAR

    40,39% -0,01
  • EURO

    47,32% 0,61
  • GRAM ALTIN

    4415,13% 1,50
  • Ç. ALTIN

    7000,80% 0,75

Kıbrıs Barış Harekâtı’nın üzerinden tam elli bir yıl geçti.

Tarihimizin önemli olaylarından biri olan Kıbrıs Barış Harekâtı’nın yapıldığı günlerde, ülkede yaşanan olağanüstü durumu, coşkuyu ve heyecanı bugünkü nesillerin kavrayabilmeleri, elbette ki tarih kitaplarıyla sınırlıdır.

GÜNDEM 20.07.2025 22:47:00 78 0
Kıbrıs Barış Harekâtı’nın üzerinden tam  elli bir yıl geçti.

Kıbrıs Barış Harekâtı’nın üzerinden tam  elli bir yıl geçti. Tarihimizin önemli olaylarından biri olan Kıbrıs Barış Harekâtı’nın yapıldığı günlerde, ülkede yaşanan olağanüstü durumu, coşkuyu ve heyecanı bugünkü nesillerin kavrayabilmeleri, elbette ki tarih kitaplarıyla sınırlıdır.

Kıbrıs Fatihi Lala Mustafa Paşa’nın şehrimizde yaptırdığı Lala Paşa Camii’nden dolayı, Kıbrıs kelimesine karşı bir aşinalığımızın olduğu söylenebilir. 1963 yılında Erzincan Kapı’daki Cumhuriyet İlkokulu’nda okurken, o günlerde büyükler arasında konuşulan Kıbrıs ve Makarios kelimelerini sıkça duyardık. Bir gün okuldan eve dönerken, Erzincan Kapı’daki zabıta karakolunun karşısındaki kahvehanelerin önünde büyük bir kalabalığın: “Ordu Kıbrıs’a; Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacaktır” sloganları ile yürüdüklerini görünce, çocuk halimizle olağanüstü bir durum olduğunu hemen fark edip, olup biteni anlamaya çalışmıştık. Halk tarafından yapılan bu eyleme “Miting” ismi verildiğini, ilerleyen yıllarda öğrenmiştik. Çalkantılarla geçen ülkemizde bu mitinglerin yüzlercesine tanık olmuştuk ve olmaya da devam ediyoruz. Erzincan Kapı’da hayatımın ilk mitingini dün gibi hatırlamaktayım. Esnafın ve sıradan vatandaşların organize ettiği bu mitingde üniversite öğrencilerinin sayısı oldukça azdı. Bir at arabasının üzerinde, siyah papaz elbisesi giydirilmiş Makarios kuklası vardı, mitinge katılanlar bu maketi çürük yumurta ve taş yağmuruna tutuyorlar, bir yandan da “Makarios, keçi sakallı deyyus” diye bağırıyorlardı. Miting, kuklanın yakılmasıyla sona erince, bizlerde heyecanla evimize koşup, büyüklerimize gördüklerimizi bir güzel anlatmıştık. Artık her evde, her ortamda Kıbrıs konuşulur olmuştu, “Kanlı Noel” diye bilinen olaylarda, Rumların Türklere karşı işledikleri vahşi cinayetler gözyaşları içerisinde dilden dile anlatılıyor, hele askeri tabip Binbaşı Nihat İlhan’ın eşi ile üç çocuğunun banyoda katledilmelerine yürek dayanmıyordu. Kıbrıs üzerinde uçuş yapan uçağımızın Rumlar tarafından düşürülmesi ve pilot Yüzbaşı Cengiz Topel’in şehit olması hepimizi derinden yaralamıştı. Bu arada körpe hafızalarımıza Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş’ın isimleri de yavaş yavaş yerleşmeye başlamıştı. Aradan uzun yıllar geçmişti, Ankara’da üniversitede okuduğum yıllardı, yazın bunaltıcı sıcağında derslerim bitmiş, otobüs biletimi almış, sabırsızlıkla Erzurum’a gideceğim günün heyecanı içerisindeydim. Ulus’ta, bir kahvehanede arkadaşlarımızla birlikte çay içerken, birden caddenin hareketlendiğini fark ettiğimizde, fevkalade bir durumun olduğunu anlamamız geç olmamıştı. Atatürk heykelinin önünde gazete satıcılarının “Kıbrıs’ta savaş çıktı” bağırmaları ile hemen bir gazete alıp olayın vahametini kavramıştık. 20 Temmuz 1974 tarihli gazeteler erken baskıya girip, Kıbrıs’ta yaşananları anında halka yansıtıyorlardı. Göz bebeğimiz ordumuz Kıbrıs’a çıkarma yapıyordu, ülkenin her yanında milli refleks doruklardaydı. İçimiz içimize sığmıyordu, otobüse binip Erzurum’a gelinceye kadar aracın radyosunda harekâtın gidişatını dinliyor, radyoda yankılanan mehter marşları ve Hasan Mutluca’nın okuduğu kahramanlık türküleri ile tüylerimiz diken diken oluyor, Mehmetçiğe tüm kalbimizle dualar gönderiyorduk. O günlerde fitne ve fesat tohumları ülkeye serpilmemişti, ayrılık ve gayrılık yoktu, hepimiz bir millet fikri içerisinde, çelikten bir yumruk gibiydik. Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Alevi, Sünni ayrımları kimselerin aklından bile geçmiyordu. Ankara’dan Erzurum’a uzanan yolda gözümüzü kırpmadan, kulağımızı radyodan ayırmadan heyecanlı bir yolculuk yapmıştık. Milli konularda hassasiyeti tartışılmaz olan Erzurum’a ayak bastığımızda, şehirde müthiş bir heyecan dalgasının estiği hemen fark ediliyordu. Bu olağanüstü durum karşısında Erzurum da gösterilen hissiyat neyse, Diyarbakır’da da aynıydı. Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşayan her vatandaş: “Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez” bilinci ile müthiş bir gönül seferberliğine girmişlerdi. Asker disiplini içerisinde organize olmuş gençler akın akın Erzurum Lisesi’nin karşısında bulunan askerlik şubesine doğru yürüyorlardı. Bizler de mahallemizdeki yaşıtlarımızla toplanıp, askerlik şubesinin önünde yerimizi almada gecikmemiştik. “Vatan borcu kutsaldır, bedeli neyse ödenmelidir” düşüncesiyle, genci, yaşlısı tek yürek halinde ordumuzun yanında olmak istiyorduk. Askerlik şubesinin önü, askere yazılmak için toplanmış, bıyıkları henüz yeni terleyen yüzlerce dadaş delikanlılarıyla doluydu. Durumun hassasiyetini anlayan şube başkanı albay, duvarın üzerine çıkıp, gençlere göstermiş oldukları bu duyarlılıktan dolayı övgü dolu sözler içeren güzel bir konuşma yapmıştı. Albay; şubenin önüne toplananların hepsinin kayda alınacağını ve ihtiyaç halinde çağrılacaklarını söyleyince, kalabalıktan müthiş bir sevgi tezahüratı yapıldı. Gördüğü manzara karşısında oldukça duygulanan albayın: “Dünyada savaşa gitmek için can atan bir başka millet daha var mıdır?” sözleri, bu gün hâlâ kulaklarımızda yankılanmaktadır. Albayın talimatı üzerine şubenin önüne masalar dizildi ve masaların üzerine konulan daktilolarda yazıcı erler gönüllüleri yazmaya başlamışlardı. Günlerce süren bu yazılma işleminde, tecrübeli albayın nasıl bir psikolojik taktik uyguladığını ilerleyen zamanlarda anlamıştık. Birbirleriyle karşılaşan her genç “Askere yazıldın mı?” diye soruyor, yazılmayanlar müthiş eziklik içerisinde şubeye koşuyor, yazılanlar ise büyük bir gurur içerisinde etrafa caka satıyorlardı. Millet olma bilincini yansıtan bu görüntüler, Müslüman Türk milletinin kimselerde olmayan en kıymetli özelliği olarak bir kez daha ortaya çıkıyordu. Aksakallı bir ihtiyarın pilotun yanında belirip “Bombayı şuraya bırak” demesi veya yeşil cübbelilerin beş parmak dağlarında düşmanı kovalaması gibi, halk arasında anlatılan ve kulaktan kulağa yansıyan söylentilerde az değildi. Geceleri karartma uygulaması ise savaşın topluma yansıyan bir başka yönünü teşkil ediyordu. Tüm evler perdelerini kapatıyor, ışığın dışarı sızmaması konusunda gayet ihtiyatlı davranılıyordu. Bu sessizlik içerisinde Kıbrıs Bayrak Radyosu’ndan gelen haberler sabırsızlıkla dinleniyor, Kıbrıs Mücahitleri ile Mehmetçiklerin başarıları vatandaşlar arasında tarifi imkânsız gurur, güven ve sevince yol açıyordu. Kıbrıs Barış Harekâtı’yla kazanılan başarı, yalnızca Türkiye Cumhuriyeti’nde değil, batılı emperyalist ülkeler tarafından hor ve hakir görülen İslam dünyasında da müthiş bir güven ve moral kazanılmasına yol açmıştı. Başbakan Ecevit’in “Ayşe tatile gitsin” şeklindeki şifreli mesajı da en çok konuşulanlar arasındaydı. Bu arada savaşla ilgili türküler içeren plak ve kasetler piyasaya sürülüyor, Türk bayrakları ve “Karaoğlan” Ecevit’in posterleri yok satıyordu. Müslüman Türk milletinin mayasında olan bu üstün meziyetlerin bugünde azalmadan devam ettiğini, asker uğurlamalarında ve çocuklarını şehit vermiş ana babaların tavırlarında görmekteyiz. Geleceğe güvenle bakacağımızın garantisi olan bu asil düşüncenin, dün olduğu gibi bugünde her türlü tertibi bozacağına tüm kalbimizle inanmaktayız. Uzun yıllardan beri bölücü terörle ülkeyi kaosa sürüklemek isteyenlerle, akıllarından bölünme fikri geçirenlerin, bu aziz milletin en hassas dönemlerde olmadık işleri başardığını ve tek yürek haline gelip, hesapları alt üst edeceğini bir kez daha vurgulamak isteriz. Erdal Güzel 03 Ağustos 2010 Salı Kıbrıs Barış Harekâtı’nın üzerinden tam otuz altı yıl geçti. Tarihimizin önemli olaylarından biri olan Kıbrıs Barış Harekâtı’nın yapıldığı günlerde, ülkede yaşanan olağanüstü durumu, coşkuyu ve heyecanı bugünkü nesillerin kavrayabilmeleri, elbette ki tarih kitaplarıyla sınırlıdır. Kıbrıs Fatihi Lala Mustafa Paşa’nın şehrimizde yaptırdığı Lala Paşa Camii’nden dolayı, Kıbrıs kelimesine karşı bir aşinalığımızın olduğu söylenebilir. 1963 yılında Erzincan Kapı’daki Cumhuriyet İlkokulu’nda okurken, o günlerde büyükler arasında konuşulan Kıbrıs ve Makarios kelimelerini sıkça duyardık. Bir gün okuldan eve dönerken, Erzincan Kapı’daki zabıta karakolunun karşısındaki kahvehanelerin önünde büyük bir kalabalığın: “Ordu Kıbrıs’a; Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacaktır” sloganları ile yürüdüklerini görünce, çocuk halimizle olağanüstü bir durum olduğunu hemen fark edip, olup biteni anlamaya çalışmıştık. Halk tarafından yapılan bu eyleme “Miting” ismi verildiğini, ilerleyen yıllarda öğrenmiştik. Çalkantılarla geçen ülkemizde bu mitinglerin yüzlercesine tanık olmuştuk ve olmaya da devam ediyoruz. Erzincan Kapı’da hayatımın ilk mitingini dün gibi hatırlamaktayım. Esnafın ve sıradan vatandaşların organize ettiği bu mitingde üniversite öğrencilerinin sayısı oldukça azdı. Bir at arabasının üzerinde, siyah papaz elbisesi giydirilmiş Makarios kuklası vardı, mitinge katılanlar bu maketi çürük yumurta ve taş yağmuruna tutuyorlar, bir yandan da “Makarios, keçi sakallı deyyus” diye bağırıyorlardı. Miting, kuklanın yakılmasıyla sona erince, bizlerde heyecanla evimize koşup, büyüklerimize gördüklerimizi bir güzel anlatmıştık. Artık her evde, her ortamda Kıbrıs konuşulur olmuştu, “Kanlı Noel” diye bilinen olaylarda, Rumların Türklere karşı işledikleri vahşi cinayetler gözyaşları içerisinde dilden dile anlatılıyor, hele askeri tabip Binbaşı Nihat İlhan’ın eşi ile üç çocuğunun banyoda katledilmelerine yürek dayanmıyordu. Kıbrıs üzerinde uçuş yapan uçağımızın Rumlar tarafından düşürülmesi ve pilot Yüzbaşı Cengiz Topel’in şehit olması hepimizi derinden yaralamıştı. Bu arada körpe hafızalarımıza Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş’ın isimleri de yavaş yavaş yerleşmeye başlamıştı. Aradan uzun yıllar geçmişti, Ankara’da üniversitede okuduğum yıllardı, yazın bunaltıcı sıcağında derslerim bitmiş, otobüs biletimi almış, sabırsızlıkla Erzurum’a gideceğim günün heyecanı içerisindeydim. Ulus’ta, bir kahvehanede arkadaşlarımızla birlikte çay içerken, birden caddenin hareketlendiğini fark ettiğimizde, fevkalade bir durumun olduğunu anlamamız geç olmamıştı. Atatürk heykelinin önünde gazete satıcılarının “Kıbrıs’ta savaş çıktı” bağırmaları ile hemen bir gazete alıp olayın vahametini kavramıştık. 20 Temmuz 1974 tarihli gazeteler erken baskıya girip, Kıbrıs’ta yaşananları anında halka yansıtıyorlardı. Göz bebeğimiz ordumuz Kıbrıs’a çıkarma yapıyordu, ülkenin her yanında milli refleks doruklardaydı. İçimiz içimize sığmıyordu, otobüse binip Erzurum’a gelinceye kadar aracın radyosunda harekâtın gidişatını dinliyor, radyoda yankılanan mehter marşları ve Hasan Mutluca’nın okuduğu kahramanlık türküleri ile tüylerimiz diken diken oluyor, Mehmetçiğe tüm kalbimizle dualar gönderiyorduk. O günlerde fitne ve fesat tohumları ülkeye serpilmemişti, ayrılık ve gayrılık yoktu, hepimiz bir millet fikri içerisinde, çelikten bir yumruk gibiydik. Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Alevi, Sünni ayrımları kimselerin aklından bile geçmiyordu. Ankara’dan Erzurum’a uzanan yolda gözümüzü kırpmadan, kulağımızı radyodan ayırmadan heyecanlı bir yolculuk yapmıştık. Milli konularda hassasiyeti tartışılmaz olan Erzurum’a ayak bastığımızda, şehirde müthiş bir heyecan dalgasının estiği hemen fark ediliyordu. Bu olağanüstü durum karşısında Erzurum da gösterilen hissiyat neyse, Diyarbakır’da da aynıydı. Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşayan her vatandaş: “Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez” bilinci ile müthiş bir gönül seferberliğine girmişlerdi. Asker disiplini içerisinde organize olmuş gençler akın akın Erzurum Lisesi’nin karşısında bulunan askerlik şubesine doğru yürüyorlardı. Bizler de mahallemizdeki yaşıtlarımızla toplanıp, askerlik şubesinin önünde yerimizi almada gecikmemiştik. “Vatan borcu kutsaldır, bedeli neyse ödenmelidir” düşüncesiyle, genci, yaşlısı tek yürek halinde ordumuzun yanında olmak istiyorduk. Askerlik şubesinin önü, askere yazılmak için toplanmış, bıyıkları henüz yeni terleyen yüzlerce dadaş delikanlılarıyla doluydu. Durumun hassasiyetini anlayan şube başkanı albay, duvarın üzerine çıkıp, gençlere göstermiş oldukları bu duyarlılıktan dolayı övgü dolu sözler içeren güzel bir konuşma yapmıştı. Albay; şubenin önüne toplananların hepsinin kayda alınacağını ve ihtiyaç halinde çağrılacaklarını söyleyince, kalabalıktan müthiş bir sevgi tezahüratı yapıldı. Gördüğü manzara karşısında oldukça duygulanan albayın: “Dünyada savaşa gitmek için can atan bir başka millet daha var mıdır?” sözleri, bu gün hâlâ kulaklarımızda yankılanmaktadır. Albayın talimatı üzerine şubenin önüne masalar dizildi ve masaların üzerine konulan daktilolarda yazıcı erler gönüllüleri yazmaya başlamışlardı. Günlerce süren bu yazılma işleminde, tecrübeli albayın nasıl bir psikolojik taktik uyguladığını ilerleyen zamanlarda anlamıştık. Birbirleriyle karşılaşan her genç “Askere yazıldın mı?” diye soruyor, yazılmayanlar müthiş eziklik içerisinde şubeye koşuyor, yazılanlar ise büyük bir gurur içerisinde etrafa caka satıyorlardı. Millet olma bilincini yansıtan bu görüntüler, Müslüman Türk milletinin kimselerde olmayan en kıymetli özelliği olarak bir kez daha ortaya çıkıyordu. Aksakallı bir ihtiyarın pilotun yanında belirip “Bombayı şuraya bırak” demesi veya yeşil cübbelilerin beş parmak dağlarında düşmanı kovalaması gibi, halk arasında anlatılan ve kulaktan kulağa yansıyan söylentilerde az değildi. Geceleri karartma uygulaması ise savaşın topluma yansıyan bir başka yönünü teşkil ediyordu. Tüm evler perdelerini kapatıyor, ışığın dışarı sızmaması konusunda gayet ihtiyatlı davranılıyordu. Bu sessizlik içerisinde Kıbrıs Bayrak Radyosu’ndan gelen haberler sabırsızlıkla dinleniyor, Kıbrıs Mücahitleri ile Mehmetçiklerin başarıları vatandaşlar arasında tarifi imkânsız gurur, güven ve sevince yol açıyordu. Kıbrıs Barış Harekâtı’yla kazanılan başarı, yalnızca Türkiye Cumhuriyeti’nde değil, batılı emperyalist ülkeler tarafından hor ve hakir görülen İslam dünyasında da müthiş bir güven ve moral kazanılmasına yol açmıştı. Başbakan Ecevit’in “Ayşe tatile gitsin” şeklindeki şifreli mesajı da en çok konuşulanlar arasındaydı. Bu arada savaşla ilgili türküler içeren plak ve kasetler piyasaya sürülüyor, Türk bayrakları ve “Karaoğlan” Ecevit’in posterleri yok satıyordu. Müslüman Türk milletinin mayasında olan bu üstün meziyetlerin bugünde azalmadan devam ettiğini, asker uğurlamalarında ve çocuklarını şehit vermiş ana babaların tavırlarında görmekteyiz. Geleceğe güvenle bakacağımızın garantisi olan bu asil düşüncenin, dün olduğu gibi bugünde her türlü tertibi bozacağına tüm kalbimizle inanmaktayız. Uzun yıllardan beri bölücü terörle ülkeyi kaosa sürüklemek isteyenlerle, akıllarından bölünme fikri geçirenlerin, bu aziz milletin en hassas dönemlerde olmadık işleri başardığını ve tek yürek haline gelip, hesapları alt üst edeceğini bir kez daha vurgulamak isteriz.

AĞIRALİĞLU, FATİH ALTAYLI’YI ZİYARET ETTİ

Genç Parti’den kritik ‘Suriye’ uyarıları: Bunun adı Türkiye’ye dönük yeni nesil kuşatma planı!

Kredi kartı harcamaları rekor seviyeye ulaştı

Milli Turbojet Füze Motorları Küresel Vitrinde

Küresel enerji talebi rekor kırdı: Türkiye, Avrupa’yı solladı

Elif Esen’den tıbbi kenevir yasasına yorum: “Ticaret, halk sağlığının önüne konamaz!”

SGK’dan yerli ilaçlara destek: 12 ilaç daha geri ödeme kapsamına alındı

Tether, Brezilya Federal Polisi’nin kara para aklama operasyonuna destek verdi

Mobilyanın Kalbi Çubuklu’dan Avrupa’ya Taşınıyor: İncio’nun Kardeşlik Hikâyesi

adidas, Türkiye Futbol Federasyonu’nun Resmi Futbol Topu Sponsoru Oldu

Olumlu düşün, sağlıklı beslen, beynini koru!

YENİ SEZONUN İDDİALI DİZİSİ ‘VELİAHT’TAN YENİ TEASER AFİŞ!

Sahnede ve hayatta yan rolde kalan kadınların hikayesi: ‘Yan Rol’ 26 Temmuz’da izleyiciyle buluşacak

Kaan Murat & Deniz Erhan Akpolat Çifti Hayatlarını Birleştirdi

İBB KÜLTÜR'DEN BAĞIMSIZ TİYATROLARA GÜÇLÜ DESTEK

KOBİ’ler insan kaynakları süreçlerinde dijital dönüşüme ücretsiz başlayabilecek

“YKS’den Sıfır Alan 40 Bini Aşkın Gence Meslek Kapısı: Arı Bilgi’den”

Gazze’de açlıktan ölen bebeklerin fotoğrafını Mecliste gösteren Ekmen: Türkiye Gazze’ye yardım ulaştıracak güce sahiptir

TOKİ'den ev sahibi olmak isteyenlere müjde: Tarihleri belli oldu

Kıbrıs Barış Harekâtı’nın üzerinden tam elli bir yıl geçti.

Elmalı’dan ‘‘Terörsüz Türkiye’’ sürecine destek

“Yine kalp krizi, yine hastane!” Nazan Öncel Sevenlerini Korkuttu

Devrim Özkan: Diziden tatile, Bodrum’da

ATATÜRK ÜNİVERSİTESİNİN KALİTESİ, TARİHİNDE İLK KEZ “TAM AKREDİTASYON” İLE TESCİLLENDİ

DEVA Partili Elif Esen: “Bu millet sizin lüksünüzü finanse etmek zorunda olan bir köle topluluğu mu?”

CUMHURBAŞKANLIĞI 6. ULUSLARARASI YAT YARIŞLARI KIBRIS ETABININ STARTI MARMARİS’TEN VERİLDİ

Erzurum'da konut fiyatları tavan yaptı

Doğru Tercih İçin 5 Altın Kural

Nautica, İlk Kez Katıldığı 54. Deniz Kuvvetleri Kupası’nda 4. Oldu

“GÜÇLÜ EKONOMİ İÇİN ÜRETİM VE REFORM ŞART”

Yükleniyor

Kredi kartı harcamaları rekor seviyeye ulaştı

Milli Turbojet Füze Motorları Küresel Vitrinde

Küresel enerji talebi rekor kırdı: Türkiye, Avrupa’yı solladı

SGK’dan yerli ilaçlara destek: 12 ilaç daha geri ödeme kapsamına alındı

Tether, Brezilya Federal Polisi’nin kara para aklama operasyonuna destek verdi

Kaan Murat & Deniz Erhan Akpolat Çifti Hayatlarını Birleştirdi

İBB KÜLTÜR'DEN BAĞIMSIZ TİYATROLARA GÜÇLÜ DESTEK

KOBİ’ler insan kaynakları süreçlerinde dijital dönüşüme ücretsiz başlayabilecek

“YKS’den Sıfır Alan 40 Bini Aşkın Gence Meslek Kapısı: Arı Bilgi’den”

TOKİ'den ev sahibi olmak isteyenlere müjde: Tarihleri belli oldu

AĞIRALİĞLU, FATİH ALTAYLI’YI ZİYARET ETTİ

Genç Parti’den kritik ‘Suriye’ uyarıları: Bunun adı Türkiye’ye dönük yeni nesil kuşatma planı!

Elif Esen’den tıbbi kenevir yasasına yorum: “Ticaret, halk sağlığının önüne konamaz!”

Gazze’de açlıktan ölen bebeklerin fotoğrafını Mecliste gösteren Ekmen: Türkiye Gazze’ye yardım ulaştıracak güce sahiptir

DEVA Partili Elif Esen: “Bu millet sizin lüksünüzü finanse etmek zorunda olan bir köle topluluğu mu?”

LGS 2025 skandalında yeni sorular: Veriler neden açıklanmıyor? Elif Esen’den Bakan Tekin’e çağrı

Elif Esen’den LGS 2025 skandalına ilişkin yeni soru: “MEB LGS soru yazarları, kaynak kitaplara soru mu sağlıyor?”

EMİNE KÜÇÜKALİ ORMAN YANGINLARINA DİKKAT ÇEKT

Zafer Partili Aslan: ‘Uçak filosuna milyonlar akıtan iktidar orman yangınlarında Türk milletini kaderiyle baş başa bırakıyor’

DEVA Partili Elif Esen: “2025 LGS: Bu sınavın adı güvensizliktir!”

YENİ SEZONUN İDDİALI DİZİSİ ‘VELİAHT’TAN YENİ TEASER AFİŞ!

Üniversite gençliğinin müzik karnesi belli oldu!

Joy Sığacık’tan Farkındalık Dolu Konser Projesi

Ankara’da Salsa Rüzgarı 15 Yıldır Durmuyor

TatilBudur’dan Her Yaşa ve Zevke Uygun Yaz Rotaları

5.DENİZLİ CAZ FESTİVALİ BAŞLIYOR

DÜNYANIN EN ÇOK TAKİP EDİLEN FESTİVALİ ZAMNA, İLK KEZ TÜRİYE’DE!

Temmuz’da Caz Coşkusu Bodrum Pera 77’de!

Pera Müzesi’nde Suna’nın Kızları’na Özel Bir Gün

17. Türkiye Gitar Buluşması Başlıyor!

Olumlu düşün, sağlıklı beslen, beynini koru!

Empatlar sürekli vererek tükeniyor!

10 SORUDA MİYOM GERÇEĞİ!

Genetik yatkınlık profiliyle ilaç harcamalarının yüzde 80’i önlenebilir!

Hücre yaşlanmasını yavaşlatan 10 besin

Gebelik Döneminde Göz Sağlığınızı İhmal Etmeyin

Seks bağımlılığı, tedavi edilmesi gereken ciddi bir sorun!

Beynin çalışma örüntüsü yapay zekayla birlikte değişiyor!

Göz Tansiyonu Kalıcı Görme Kaybına Yol Açabilir!

Prof. Dr. Nevzat Tarhan’dan "Tıbbi Kenevir Yasası”na karşı önemli uyarı!

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 36 30 1 5 60 95
2.Fenerbahçe 36 26 4 6 51 84
3.Samsunspor 36 19 10 7 14 64
4.Beşiktaş 36 17 8 11 23 62
5.İstanbul Başakşehir 36 16 14 6 4 54
6.Eyüpspor 36 15 13 8 5 53
7.Trabzonspor 36 13 11 12 13 51
8.Göztepe 36 13 12 11 9 50
9.Rizespor 36 15 17 4 -6 49
10.Kasımpaşa 36 11 11 14 -1 47
11.Konyaspor 36 13 16 7 -5 46
12.Alanyaspor 36 12 15 9 -7 45
13.Kayserispor 36 11 13 12 -12 45
14.Gazişehir Gaziantep 36 12 15 9 -5 45
15.Antalyaspor 36 12 16 8 -25 44
16.Bodrum FK 36 9 17 10 -17 37
17.Sivasspor 36 9 19 8 -16 35
18.Hatayspor 36 6 22 8 -27 26
19.Adana Demirspor 36 3 28 5 -58 2