Tarih: 07.07.2025 17:13

Erzurum’da Kültüre Adanmış Bir Mücadele

Facebook Twitter Linked-in

Erzurum Şairler Yazarlar Ozanlar Derneği Başkanı Ferit Toptaş Hoca, hem derneğin kuruluş sürecini hem de ozanlık ve âşıklık geleneğinin derinliğini anlattı: “Homeros’u tanımadan ozanlık olmaz. Gerçek âşık olmak için sadece saz yetmez; söz de gerek.” Erzurum’un köklü halk edebiyatı mirasını yaşatmak amacıyla kurulan Erzurum Şairler Yazarlar ve Ozanlar Derneği, şiirden sinemaya, halk sohbetlerinden seminerlere uzanan bir yelpazeyle kente kültürel nefes aldırmayı amaçlıyor. Dernek Başkanı Ferit Toptaş Hoca, bu yolculuğu ve içindeki mücadeleyi anlatırken yalnızca kültürü değil, bu geleneğin yok olmaması için verdikleri direnci de gözler önüne seriyor. “Erzurum’da kültürel eksikliği hissettik” Derneğin çıkış hikâyesini anlatan Toptaş, bu yola nasıl adım attıklarını şöyle ifade ediyor: “Erzurum’da kültür alanında büyük bir eksiklik vardı. Birkaç âşık arkadaşımla oturduk, ‘Bu boşluğu bir şekilde kapatalım’ dedim. Bir cemiyet ya da dernek kurma fikri doğdu. İdris abi de ‘Madem kuruyorsunuz, memleketin şairlerini, ozanlarını da işin içine katalım. Dışarıdan biri geldiğinde oturup sohbet edilecek bir kültür mekânı olsun’ dedi. Böylece yola çıktık.” “Âşıkla ozan bir değildir” Âşık ve ozan kavramlarının farkını net şekilde ortaya koyan Toptaş, şu ifadeleri kullanıyor: “Âşık, milleti eğlendiren, güldüren, hiciv yapan kişidir. Adeta başına güneş geçmiş, afyon vurmuş bir Mecnun gibidir. Ozan ise halkın, milletin, mazlumun sorununu dile getirir. Reyhani, Ruhani gibi isimler gerçek âşıklardı. Gazeteci kardeşim, bizim köye gelirsen sadece ojeli tırnakları değil, nasırlı elleri olan anneleri de yaz.” “Sümmani Baba âşık mı, ozan mı?” Sümmani Baba’nın konumuna dair kesin bir hüküm vermeyen Toptaş, yine de ozanlık geleneğine dair önemli bir kapı aralıyor: “Onun döneminde yoktuk, âşık mıdır ozan mıdır bilemiyoruz. Ama Reyhani’yi tanırım, babamın askerlik arkadaşıydı. Onun ‘Bir Abdullah vardı, öldü dediler…’ diye bir şiiri vardır. Ruhani’nin de ‘Başım benim sana birkaç sözüm var…’ dizeleri çok derindir. Gerçek âşık olmak için saz çalmak değil, söz söylemek gerekir.” Ozanlık Allah vergisidir, herkes olamaz. Ozanlığın sıradan bir uğraş değil, bir yolculuk olduğunu vurgulayan Toptaş şöyle devam ediyor: Âşıkların çoğu halk tabakasındandır. Okuma yazmaları ya vardır ya yoktur. Ama bir söz söyledin mi, anında kafiyeli karşılığını verirler. Bu Allah vergisidir. Ozanlık Pir Sultan Abdal’la başlar. İnsanın insan olabilmesi için dört kapı, kırk makamdan geçmesi gerekmektedir. İnsan karşıdakini dilinden, dininden, ırkından, mezhebinden, görüşünden ve fikrinden ötürü yargılamayan kişidir. Dinin amacı mutluluğa götürmektir.

İnsanlığın amacı ise, doğru ve dürüst yaşamaktır. Mutlu ve iyi insan olmaktır. Buna giderken de dört kapı kırk makam vardır. Şeriat kapısı, tarikat kapısı, hakikat kapısı, marifet kapısı. Bu yollardan geçebilenler ancak ‘âşık -ı sadık ’tır.” “Yedi ulu ozanı bilmeyen ozan olamaz.” Gerçek ozanlık geleneğinin temel taşlarını sıralayan Toptaş, bu isimlerin bilinmemesinin bir kayıp olduğunu söylüyor: “Yunus Emre, Pir Sultan Abdal, Hatayi, Fuzuli, Nesimi, Virani Baba, Kul Himmet, Bunları bilmeden ozanlık yapılamaz. Devletin içindeki karanlık çevreler, ozanları eğitimsiz ve yalnızca kahramanlık, savaş, şehitlik gibi temalarla sınırlandırarak halkı uyutmaya çalışıyor. Âşıklık ve ozanlık böyle yok oluyor.’’ “Şairler Bayramı Erzurum'da doğdu, gelenek olacak.” Toptaş, yalnızca konuşmakla değil, üretmekle meşgul olduklarını vurguluyor. Bu yolda destek bulmanın zorluklarını da şu sözlerle ifade ediyor: “Bu derneği ilk başta bireysel çabamla ayakta tuttum. Sağ olsun Yahya Çağlaroğlu müdür destek oldu. 2024’te Türkiye’de ilk kez Erzurum’da Şairler Bayramı’nı düzenledik. Her yıl 20 Kasım’da geleneksel hale getireceğiz. Valilik ve Büyükşehir Belediyesi destek vermedi. Büyük Şehir Belediye Başkanımız Mehmet Sekmen beyle görüştüm bire bir hukukumuz arkadaşlığımız olmasına rağmen beni Kültür Daire Başkanı Ergün Müdüre yönlendirdi bizi iki ay oyaladı. Sayın Valimizi davet ettim, gelmedi. Buna rağmen halktan ve dost çevremizden destek gördük.” AK Parti İl Başkanı Sayın İbrahim Küçükoğlu’nun desteğini de vurgulayan Toptaş, daha büyük etkinliklerin yolda olduğunu söylüyor. “Sinema, konferans ve halk sohbetleri yolda.” Derneğin projeleri sadece edebiyatla sınırlı değil: “Beş kısa metrajlı film çektik. Yönetim kurulu üyelerimiz oyuncu olarak yer aldı. Şimdi orta metraj bir film hazırlıyoruz, mizahi ve toplumsal olacak. Uzun metraj film projemiz de sırada. Ayrıca İhsan Eliaçık, Celal Şengör, Yasin Ceylan gibi isimleri Erzurum’a getirip halka açık seminerler düzenleyeceğiz.” Toptaş, kültür alanında yürüdükleri yolu şu sözlerle özetliyor: “İnsan olması bizim için yeterlidir. Kimseyi ayırmıyoruz. Yönetimde şairler, ozanlar, gazeteciler, emekli bürokratlar ve iş insanları var. Siyaseti kültür kurumuna sokmak istemiyoruz. Birbirine saygı duyulması şartıyla herkesle yol yürürüz dedi”

Röportaj Zerda Öztürk 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —