10972,63%0,15
40,66% 0,17
47,36% -0,19
4443,86% 0,22
7119,76% 0,58
2025 yılının ilk altı ayında en az 167 kadın öldürüldü, 62 kadın ise şüpheli şekilde hayatını kaybetti. Kadın cinayetlerindeki artışa tepki gösteren DEVA Partisi İstanbul Milletvekili Elif Esen, “Kadınlar öldürülmeden önce yardım istiyor ama sistem işlemiyor. Bu ihmaller zincirine artık dur demek için hem toplumsal ahlak hem sistem iyileştirilmesi bir zarurettir” dedi. Elif Esen, son dönemde art arda yaşanan kadın cinayetlerine ilişkin tepkisini bir kez daha ortaya koydu. Öldürülen kadınların ardında görmezden gelinen tehditlerin, uygulanmayan koruma kararlarının ve caydırıcı olmayan politikaların yer aldığını vurguladı: “2025 yılının ilk altı ayında en az 167 kadın öldürüldü. 62 kadın ise şüpheli şekilde hayatını kaybetti. Bu istatistiklerin ardında vahşice sonlandırılmış hayatlar, yarım kalmış yaşamlar ve görmezden gelinen sorumluluklar var. Pınar Bulunmaz’ın ölümü bir intihar değil, cinayetti. Bahar Aksu, boşandığı eşi tarafından sokak ortasında öldürüldü. Çiğdem E. kaybolduktan aylar sonra bahçeye gömülü bulundu. Ayşe Tokyaz’ın cesedi ise bir valizin içinde bulundu. Hepsinin ortak noktası, önceden gelen tehditler bildirildiği halde ciddiye alınmaması.” “Uzaklaştırma kararı ihlal edilmişti” DEVA Partili Esen, geçtiğimiz hafta Ankara’da boşanma aşamasındaki eşi tarafından bıçaklanarak öldürülen TBMM personeli Saliha Akkaş’ın da, daha önce hakkında uzaklaştırma kararı aldırdığı fail tarafından öldürüldüğünü hatırlatarak, şu değerlendirmede bulundu: “Kadınlar ölüyor, devlet seyrediyor. Oysa devletin görevi yalnızca failleri cezalandırmak değil; şiddeti önlemek, kadınları korumak ve adaleti tesis etmektir. Her ihmal, bir sonraki cinayetin zeminini hazırlar.” “6284 sayılı yasa etkin uygulanmalı” Kadınların yaşam hakkını koruyan 6284 sayılı yasaya da dikkat çeken Esen, koruma tedbirlerinin eksiksiz uygulanması gerektiğinin altını çizdi: “Tehdit bildirimleri ciddiye alınmalı. Kolluk kuvvetleri, yargı mensupları ve kamu görevlileri bu konuda yeterli eğitim ve duyarlılıkla hareket etmelidir. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin üzerinden dört yıl geçti. Kadınların yaşam hakkını, özgürlüğünü ve güvenliğini güvence altına alan bu sözleşmeden vazgeçmek, şiddetle mücadelede geri atılmış en büyük adımdır. Bu kararın karşısında dün nasıl durduysak, bugün de sözleşmenin tekrar yürürlüğe girmesi için mücadelemizi sürdüreceğiz. Kadınların yaşam hakkı siyasetin, ideolojilerin, ihmallerin konusu yapılamaz. Kadının yaşama hakkından vazgeçmiyoruz.”