14042,67%0,10
42,96% 0,07
50,57% 0,22
5953,80% -0,65
9869,35% -0,81
Bazı mekânlar vardır; yalnızca karnınızı doyurmaz, sizi bir hikâyenin içine alır. Erzurum’da Yegör Cağ Kebabı da tam olarak böyle bir yer.
Burada sunulan her cağ, yalnızca etin ateşle buluşması değil; ata–dededen devralınan bir kültürün, dürüst emeğin ve dadaş ruhunun bugüne taşınmış hâlidir.
Bir İsim, Bir Hatıra, Bir Başlangıç: Yegör Yegör ismi, köklü bir aile geçmişinden geliyor. Eskiden “Gelgör” adıyla bilinen iş yeri, aile içinde yaşanan bir ayrılığın ardından yeni bir sayfa açarak “Yegör” adını alıyor.
Bu isim, bir kopuşu değil; geleneği bozmadan yoluna devam eden bir duruşu temsil ediyor. İşletmenin sahibi Muhammet Aktaş, bu hikâyeyi anlatırken tek bir noktaya dikkat çekiyor: Yegör bir marka fikrinden önce bir aile mirası.
Ata–Dededen Gelen Bir Meslek Yegör’de cağ kebabı sonradan öğrenilmiş bir iş değil. Muhammet Aktaş, bu sektörün tam merkezinden geliyor. Ata–dededen devralınan meslek, yıllar içinde ustalığa, ustalık da bir markaya dönüşüyor. Yaklaşık 25 yıldır bizzat bu işin içinde olan Aktaş, Yegör’ü kurarken herhangi bir profesyonel destek almadıklarını, her şeyi kendi imkânları ve tecrübeleriyle yaptıklarını özellikle vurguluyor. Belki de Yegör’ün samimiyeti tam olarak buradan geliyor. Cağ Kebabında Bir İlk: Sadece Kuzu Eti Yegör Cağ Kebabı’nı farklı kılan en önemli unsur, et tercihinde gösterilen hassasiyet. Yegör’de cağ kebabı yalnızca 6 aylık kuzu etiyle hazırlanıyor. Kuzu etinin kilogram fiyatı bugün 890 lira. Buna rağmen kaliteden taviz verilmiyor. Türkiye’de cağ kebabında ilk kez yalnızca kuzu eti kullanan işletmelerden biri olan Yegör, geleneksel ölçülere ve pişirme tekniklerine birebir sadık kalıyor. Odun ateşinde, sabırla ve ustalıkla hazırlanan cağ kebabı; yanında soğan, salata, ezme ve yoğurt ile servis ediliyor. Çünkü burada lezzet, bir bütün olarak sunuluyor. Sırf Cağ Kebabı İçin Uçakla Gelenler Var Yegör’ün ünü Erzurum sınırlarını çoktan aşmış durumda. Aktaş’ın ifadesiyle, dünyanın farklı noktalarından sırf Yegör’ün cağ kebabını yemek için uçakla gelip aynı gün dönen misafirler var. Müdavim kitlesi her geçen gün büyüyor. Bu ilgi, Yegör’ün doğru bir yolda ilerlediğinin en somut göstergesi. 6 Masadan 3 Katlı Bir İşletmeye Yegör’ün hikâyesi aynı zamanda mütevazı bir büyümenin de hikâyesi. İlk açıldığında yalnızca 6–7 masası olan işletme, bugün 3 katlı bir yapıya ulaşmış durumda. Bu gelişim, planlı bir büyümeden çok; güven, lezzet ve sadakatin doğal sonucu. Muhammet Aktaş bu noktada başarının sırrını tek cümleyle özetliyor: “Bu işin çekirdeğinden gelmek ve dürüst olmak.” Yegör Artık Sadece Bir Restoran Değil Bugün Yegör, yalnızca cağ kebabı sunan bir mekân değil. Bünyesinde turizm ve otelcilik yatırımları da bulunan yapı, toplamda 150’ye yakın kişiye istihdam sağlıyor. En önemlisi ise çocukların da bu geleneği sürdürmeye istekli olması. Bu da Yegör’ün geleceğe güvenle bakmasını sağlıyor. Gastronomiyle Şehri Kalkındırma Hayali Muhammet Aktaş’ın vizyonu, yalnızca cağ kebabıyla sınırlı değil. Erzurum’un bir gastronomi şehri olarak anılması için hazırlanan önemli projeler var. Planlanan merkezde yalnızca cağ kebabı değil; lor dolması, pancar aşı, ayran aşı gibi Erzurum’un tüm yöresel lezzetleri sunulacak. Üstelik bu ürünlerin üretim aşaması da halka açık olacak. Amaç; hem şehrin tanıtımını yapmak hem de bu değerleri yaşatmak. İşverenlik Anlayışı: Sert Ama Vefalı Muhammet Aktaş kendisini “sert ama adil” bir işveren olarak tanımlıyor. Çalışanlarını kardeşi gibi gördüğünü, aidiyet duygusuna büyük önem verdiğini söylüyor. Emek veren insanın her zaman başının üstünde yeri var. Ancak vefasızlık, kabul edilebilir bir şey değil. Erzurum’a Dair Samimi Bir Çağrı Aktaş’ın Erzurum’a olan sevgisi, sözlerinin her satırında hissediliyor. Tüm yatırımlarını Erzurum’a yaptığını belirten Aktaş, önemli bir noktaya da dikkat çekiyor: Erzurum’un, kendi değerlerine ve bu şehirden çıkan markalara sahip çıkması gerekiyor. Dadaşlık ruhunun temelinde vefa, hoşgörü ve birlik var. Bu ruh kaybolmamalı. Ve şehir dışında yaşayan Erzurumlulara da güçlü bir çağrı geliyor: “Şehir dışındaki tüm Erzurumlulara sesleniyorum; gelin Erzurum’u hep birlikte dünya markası hâline getirelim. Erzurum’u unutmayalım, bu şehre değer katalım.