TSMD Yönetim Kurulu Üyesi ve Aura Design Studio kurucusu Mimar Filiz Cingi Yurdakul, başkent Ankara'nın mimari kimliğiyle uyumlu, toplumsal hafızayı besleyen ve sosyal fayda odaklı kamu yapıları tasarlayarak hem mesleki hem kültürel bir sorumluluğu yerine getirdiğini söyledi. Yurdakul “Mimarlık yalnızca fonksiyon değil, aynı zamanda şehirle kurulan bir diyalog.” açıklamasında bulundu. “Ankara’yı Ankara yapan değerlerle uyumlu kamu yapıları üretmek, bir mimarın en büyük sorumluluğudur.” diyen Filiz Cingi Yurdakul “Ankara, Türkiye’nin başkenti olmasıyla hem politik hem kültürel bir ağırlığa sahip. Ankara'nın mimari dokusuna zarar vermeden yeni kamu yapıları tasarlamak büyük önem taşıyor. Ankara’da bir kamu binası inşa ediyorsanız, yalnızca kullanıcıya değil, şehir belleğine de seslenmelisiniz” dedi. Modernist mirasla şekillenen Ankara mimarisine saygı duyan ama onu yeniden yorumlayan bir çizgiyle hareket ettiklerini kaydeden Yurdakul, özellikle valilik, belediye hizmet binaları, kültür merkezleri gibi yapılarda bu yaklaşımla hareket ettiklerinin altını çizdi. "Ankara'nın dili ağırbaşlıdır. Yapılar da bu dile kulak vermeli." Yurdakul, mimarlığın şehirle kurduğu ilişkinin estetikten ibaret olmadığını vurguluyor: “Kamu yapısı, içinde hizmet verilen bir kapalı bir kutu olmaktan öte, devleti temsil eden, vatandaşla devletin karşılaştığı, göz göze geldiği ilk yerdir. Bu nedenle resmiyetle samimiyet arasında doğru bir denge kurmalı. Ankara simetrik yapılardan hoşlanır ancak abartılı, gösterişli yapılardan hoşlanmaz. Bu dengeyi tasarlayabildiğinizde mimarlık, şehirle dost olur,” diye belirtti. Toplumsal Fayda ve Kentsel Uyum Bir Arada Sadece görsel estetik değil, erişilebilirlik, iklim duyarlılığı ve kültürel uyum gibi değerleri de önceleyen Yurdakul, mimarlığın sosyal etkisini şöyle ifade ediyor: “Bir kamu yapısı sadece işlevini değil, bulunduğu çevrenin ruhunu da taşımalı. Vatandaşa aidiyet duygusu vermeyen bir yapının da sahiplenilmesi zor olur ve ömrü uzun olmaz.”