9486,56%0,12
39,23% -0,12
44,80% -0,35
4241,53% 0,13
6833,74% 0,00
Abdurahman Zeynel Doğu Türkistan acı çekiyor. Arakanlı Müslümanlar acı çekiyor. Gazze’de tam bir soykırım yaşanıyor. Suriye’yi Amerika fiili işgal etmiş, Kürtleri kullanarak Ortadoğu’yu yeniden İsrail’in varlığını korumaya yönelik şekillendiriyor. Kürtler ise ABD himayesinde can kardeşleri, din kardeşleri olan İslam’ın bin yıldır savunucusu olan Türk Miletline hakaretler yağdırıyor. Evet, dostlar bütün bunlar neden yaşanıyor? Asıl cevaplanması gereken soru budur… Miladi sekiz, dokuz, on ve on birinci asırlarda Türk –İslam medeniyeti zirvedeydi. Türk Miletli Doğudan gelen Moğollara karşı, batıdan gelen Haçlılara karşı İslam dünyasını korumak için kalkan oldular. Çok acı çekti, çok şehit verdiler. 8 ve 11. Asırlar arasında bilimde, sanatta, hikmette hep öndeydi. Avrupa ortaçağını skolastik zihniyeti yaşarken biz akılda, bilimde, astronomide, tıpta zirveleri yaşadık. Sonra Türk Miletli, İslam dünyası gerilemeye başladı. Batı bilim ve hikmeti bizden aldı. Skolastik düşünceyi terk etti. Gelişti. Lider oldu. Tük milleti ise 13. asır sonrasında bilimi, aklı, felsefeyi terk ederek batının terk ettiği skolastik düşünceyi aldı. Gerileyişimiz hala sürmektedir. Aziz Sancar hocanın tabiriyle İslam Dünyası son 500 yıldır bilim dünyasına hiçbir katkı sunmadı. Bilimde, sanatta, felsefede, teknolojide gerilerken Halifeler, medreseler yeni bir şey üretemediler. 1683 yılında Viyana önlerinde mağlup olunca Halifeler bu gerileyişimizi durduramadığı gibi, medreseler bu gerileyişimiz konusunda hiçbir fikir geliştiremediler. Hâlbuki aynı dönemde Kiliseler ve kiliselere bağlı okullarda bilim hikmet gelişti. Büyüdü. Darvin bir papazdı. Ancak canlıların çeşitliliğini, evrim teorisiyle izah etmeye başladığında, bir başka papaz olan Mendel genetik biliminin kuruculuğunu üstelendi. Ekonomide Marks, Engels yeni fikirler ileri sürerken İslam dünyasında hala bin yıl önce üretilmiş bilgileri mutlak doğru, değiştirilemez, tartışılamaz biçimde savunanlara şahit olduk. Fizikte, kimyada, biyolojide, tıpta, hukukta batı ileri giderken bizler gerilerde kaldık. Batı denizleri, uzayı, keşfe çıkarken iki milyar Müslüman gelişmeleri sadece seyrediyor, Ezher üniversitesinin şeyhleri ne der diye onlara bakıyordu. Türkiye’de ise hala insanlar tarikat şeyhi ne der? Cemaat başkanı ne söyler? Siyasi parti başkanı neler diyerek toplumu peşine takmakla meşguller…! Durum böyle olunca şu an Kâbe’de elini Hacerülesvet taşına sürmek için bir birini ezmeye çalışan Müslümanlar olduğu sürece Gazze’de Yahudiler Müslüman Filistinliyi öldürmeye devam ediyor… Halbuki İslam’ın inkılapçı anlayışı hayat bulsaydı İsrail asla bu cinayetleri yapamaz, ABD ve Avrupalılar İsrail’in yanında yer alamadığı gibi Türkiye’den de gemilerle İsrail’e mal götürülmezdi…. O halde oturup bu bayram günü Müslümanlığımızı sorgulamak ve bizi bu hallere düşüren liderlerimizi ve etkili din adamlarımızı sorgulamak zorundayız…. İnsanımız ahlaksızlık çukuruna düşmüş, battıkça batıyor olması acı değil mi? Türkiye tarihinin en büyük borç bataklığına batmış, dünyada en fazla faiz ödeyen ülke olması yüreklerimizi sızlatmıyor mu? Devletin kurumları, yönetenleri, lüks ve israf içerisindeyken bayram gelmiş neyime… “Türk esir, Türkmen esir, sen zevku safadayken men bağlı Türkmen esir” durumundayken Kerkük’te, Musul’da, Halep’te Türkmen varlığı yok sayılırken, Doğu ve Güneydoğuda Türkler korkudan seslerini çıkaramazken ….. Bayram gelmiş neyime…..