Erzurum’da Bir Garip Semt GÖLBAŞI

  • MHP

Gölbaşı semti olarak bilinen yerin, isminin nereden geldiğini araştırdık ve karşımıza uzun zaman önce kurutulmuş koca bir göl çıktı. Bu göl bir zamanlar çeşit çeşit kuşların mekânı konumundayken 1950’lerde drenaj kanalının burada açılması ve bu kanalın Karasu’ya bağlanmasıyla birlikte sazlık ve göl olan bu alan kurutuldu. Bu kurutulmayla birlikte buradaki doğal yaşam ve çeşitlilik yok edildi. Drenaj kanalı hangi karar, mantık ve amaçla açıldı bu göl neden kurutulduğunu bilmiyoruz. Bildiğimiz bir şey var. O da Erzurum’a yapılan büyük bir ihanettir. Doğal yaşam alanını o kuş çeşitliliğini yok edilmesi kentin değerinden değer almaktır. Erzurum ovasında eskiden olduğu gibi bir göl artık yok. İlk bahar karların erimesiyle birlikte kısa süren yer yer su birikintilerinin dışında o eski gölden eser yok.

Tarihi bir kent olan Erzurum, her köşesinin, her bir isminin ayrı ayrı bir hikayesi, ayrı ayrı bir anısı ve yaşayan halkların yaşam izleri vardır. Bu anlamda Gölbaşı semti tarihsel geçmişi ve güzelliğiyle Erzurum’da önemli bir semttir. Erzurum ovası, bir zamanlar çeşit çeşit kuşların olduğu doğal güzellikleri ile dillere destan olan bir göle sahipti. İşte Gölbaşı semti ismini bugün artık olmayan o gölden almaktadır. Bu göl her anlamda Erzurum’a bir değer katıyordu. Sonbahara doğru göldeki suyun çekilmesi ve o sazlıkların kurumasıyla birlikte halk kuruyan sazlıkları hamamları ısıtmada ve fırınlarda ekmek pişirmede kullanırlardı.

Erzurum’u gezip gören yazarlar da Erzurum’un doğal güzelliklerinden bahsetmektedirler. Alfred Rawlinson, Sümer tabletlerini ilk defa okuyan ünlü İngiliz arkeolog Sir Henry Rawlinson'un oğlu ve İngiliz devlet adamı Lord Curzon'un yeğenidir. 1918-1922 arası dönemi kapsayan ‘’Ortadoğu Hatıraları’’eserinde Ortadoğu'dan İran ve Azerbaycan'a, oradan Kafkasya'ya ve Doğu Anadolu'ya uzanan bir coğrafyada yaşadıklarını anlatırken bölgeyle ilgili çok ilginç ayrıntılara yer veriyor.

Tarihçi arkadaşımız Taner Özdemir'in "KAYBOLAN ŞEHİR ERZURUM’’ adlı eserinde Gölbaş ve Erzurum ovasıyla ilgili yabancı yazarların gözlemlerine yer vermektedir. "R.Curzon Erzurum'da kaldığı bir yıl müddetinde Erzurum ve civarını tanıma imkanı bulan Curzon'un en fazla hayranlık duyduğu görüntü Erzurum ovasının ortasında 4 millik bir alanı kapsayan sazlık olmuştur.......... Erzurum'a gelen bir başka seyyah olan Creazm ise 1843 yılında göl ile ilgili şu bilgileri vermektedir. Erzurum Ovasında kuşların cinsi itibariyle çokluğunu gözleri ile görmeyen inanmaz..... suyun civarı rengarenk kuşlarla doludur. Onlardan toprağın rengi görülmez. Ne kadar yabancıyız değil mi yukarıda söylenene. 1950yılında sazlık kurutulmuş kuşlar ise göçmüştür. Bizlere ise bugün Erzurum'da yalnızca bolca karga kalmıştır........ Erzurumlu elleriyle tarihi yıktı ve tabii güzellikleri hoyratça tüketti.

Algıyla gerçeklik farklı olsa gerek. Erzurum’daki Gölbaşı semti yukarıda anlatılan hikayeden ne kadar uzak bir konuma düşmüş değil mi?

Dün güzellikleriyle anılan Gölbaşı semti bugün çok farklı bir bakışla anılan bir semt haline gelmiştir. Erzurum’da Gölbaşı dediğimiz zaman hem ilk akla gelen Şeyhbızıni kabilesi dediğimiz kesim akla gelmektedir. Toplumun çok benimsemediği tutum ve davranışlarda bulunması bu kesime yönelik kötü bir algının oluşmasına neden olmuştur. Oluşan bu algıyı yaşadığım bir anıyla ifade etmeye çalışayım. ‘’Bir gün Tebriz kapı Kevelciler caddesinde telefon satıcılığı yaptığım iş yerimde amcamla otururken içeri sık giyimli, açık modern giyimli bir kadın girdi. Şarjının bittiğini telefonunu şarja koymamı rica etti. Biraz sohbetten sonra kadın Ankara Haymanalı bir avukat olduğunu bir müvekkilinin davası için Erzurum’da bulunduğunu ve Şehbazını olduğunu söylediğinde Erzurumluların kendisini çok garipsediğini söyledi.’’ Bizde neden böyle algılandığını uygun bir dille kendisine anlatmaya çalıştık. Erzurum’da Şahbazını dediğinizde böyle bir algı oluşmuştur. Aslına baktığımızda Şehbızınilere yönelik böyle bir algı genellemesinin yapılmasının yanlış olduğunu bunların geniş bir aşiret oldukları ve köklerinin çok eskilere gittiğini araştırıldığında görülecektir. Sadece Erzurum’da yaşamıyorlar. Türkiye’nin birçok kentte yaşadıkları bilinen bir gerçektir.

Erzurum’da bu kesime yönelik kendilerinden ve toplumun algılamasından kaynaklı bir önyargının oluştuğunu bu durumun yaşamlarını zorlaştırdığını Erzurum’da barınabileceği tek yer Gölbaşı semtidir. Bu Şeyhbızını dediğimiz aşiret Gölbaşı semtinde uzun zamandır kendilerine ait bir yaşam kurgulamışlar. Başka semte tutunmaları biraz zor. Diğer semtlerde hem yaşamaları hem ev bulmaları anlamda ciddi olarak zorlandıkları bilinen bir gerçektir.

 Gölbaşı semti bugün kentsel dönüşüme girmiş bir semttir. 15-20 yıl önceki konumundan ve algısında kısmen de olsa farklı bir konumdadır.

Tayyar ÖZBEY/30.10.2023