Tarih: 03.08.2025 16:14

ABD Nasıl Küresel Hegemon Güç Oldu?

Facebook Twitter Linked-in

Uluslararası ilişkiler, Ortadoğu siyaseti ve hegemonya teorisi alanlarında çalışan araştırmacılar kadar, güncel küresel siyasete ilgi duyan okurlar için de değerli bir eser. Hasan Fidan'ın Amerika Nasıl Küresel Hegemon Güç Oldu? ABD-Mısır İlişkileri başlıklı çalışması, Mısır'ın dış politikasındaki eksen değişimini ve bunun ABD'nin küresel hegemonya stratejisiyle olan bağını teorik ve tarihsel bir çerçevede ele alması bakımından önemli bir katkı sunuyor. Fidan'ın çalışması, ABD'nin İkinci Dünya Savaşı sonrası inşa ettiği uluslararası sistemi tarihsel ve kuramsal düzeyde açıklamakta ve Almanya, Japonya, Avrupa, Brezilya, Şili gibi ülkelerden örnekler vermektedir. Çalışmada, teorik ve tarihsel düzeyde ABD'nin küresel hegemonyası açıklandıktan sonra Mısır'ın bu süreçteki konum ve örneklem olarak anlamı tarihsel ve kuramsal perspektiften açıklanmaktadır. Bu bağlamda yazar, tümdengelimci bir metodu benimsemiştir.   Özellikle 1970'lerden itibaren Mısır'ın Batı eksenine kayışını, yalnızca bir iç siyasi tercihin sonucu olarak değil, ABD'nin hegemonya inşasında uyguladığı askeri, ekonomik ve ideolojik araçların bir toplamı olarak ele alıyor. Yazar, bu sürecin yalnızca baskıya dayalı olmadığını, aksine Antonio Gramsci'nin "rıza" kavramı çerçevesinde okunabilecek bir hegemonya ilişkisi içerdiğini vurguluyor. Bu bağlamda yazar, eleştirel uluslararası ilişkiler teorilerinden biri olan Neogramşiyan Hegemonya kuramını ABD ile Mısır arasındaki ilişkileri açıklarken kullanmaktadır. Neogramşiyan kuramın maddi kaynaklar, kurumlar ve ideoloji temeli üzerinden açıkladığı hegemonya ilişkisini yazar ABD-Mısır ilişkilerine tatbik etmektedir. Kitap üç temel eksende ilerliyor: Öncelikle ABD'nin küresel hegemonya stratejisinin teorik temelleri ve tarihsel gelişimi inceleniyor. Ardından Mısır'ın 1952 Devrimi sonrasındaki dış politikası, Nasır dönemi, Sovyetler ile yakınlaşma ve 1970'lerle birlikte ABD eksenine kayış süreci detaylandırılıyor. Son olarak, Camp David Anlaşması sonrasındaki ABD-Mısır ilişkilerinin ekonomik, siyasi ve askeri boyutlarını iktidar seçkinlerinin çıkar ilişkileri üzerinden analiz etmektedir. Fidan'ın en önemli katkısı, ABD'nin küresel hegemonya stratejisini açıklarken yalnızca "güç siyaseti" perspektifine saplanmaması. Bunun yerine, küresel hegemonya ilişkisini egemen sınıflar arasındaki çıkar ve ideolojik ilişkiler üzerinden açıklamasıdır.   Sonuç olarak Amerika Nasıl Küresel Hegemon Güç Oldu? ABD-Mısır İlişkileri, ABD'nin Ortadoğu'daki politikalarının tarihsel kökenlerini ve bölgesel aktörlerle kurduğu karmaşık ilişki biçimlerini anlamak için önemli bir başvuru kaynağı. 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —