BEYRUT’TAN SONRA MERSİN Mİ?

Çok değil yaklaşık 1 ay önce bu köşede, ‘İsrail Lübnan’ı işgal eder mi?’ diye sormuştum.

Ve tarihi perspektifte bakarak;  o gün yani 1916 yılında imzalanan gizli Sykes-Picot anlaşmasının yüzüncü yılına girerken hiç olmadığı kadar saldırı altında olduğunu, olayın gerçeğine bakıldığında ise, o haritanın bugünler de hesaplanarak çizildiğinin görülebileceğine  değinmiştim…

O anlaşmada o gün  iki tampon ülke olarak tasarlanan Lübnan ve Ürdün’ün bugünkü projelerdeki yerine değinerek, yakın bir gelecekte İsrail’in Lübnan’ı işgal planını nedenleri ile açıklamaya çalışmıştım.

Aradan çok zaman geçmeden önceki gün Beyrut Limanı’ndaki büyük patlama oldu.

Dün  İsraillli sağcı Zehut (Kimlik) Partisi Başkanı ve eski Meclis Başkan Yardımcısı MosheFeiglin çok sayıda kişinin de ölümüne neden olan patlamadan memnuniyet duyduğunu belirterek, Twiter hesabından yaptığı açıklamada; dünyanın İbrani takvimine göre sevgililer günü olan  (4-5 Ağustos) onuruna çok güzel bir havai fişek gösterisi seyrettiğini duyurdu. O takvimi bilmiyorum ama bu patlama bir işaret fişeği! Hem de tüm dünyaya ve bize! Zira bölgede savaş alanları artık  her geçen gün artıyor.

Bu köşede yine ABD seçimleri öncesinde özellikle Trump’ın seçim kazanması için bir İran operasyonu yapabileceğini, ve buna hazırlandığını,  Trump’ın bu operasyonu sırasında ülkesinde zorlukla koalisyon kurarak iktidarını sürdürmeye çalışan İsrail lideri Netenyahu’nun da bu sırada Lübnan’ı işgal ederek siyasi geleceğini garantiye alma projelerini de yazmıştım. Keşke haklı çıkmasaydım.

Şimdi sıkı durun, O Netanyahu,  yaklaşık 3 ay kadar önce ülkesinin istihbarat birimleriyle yaptığı toplantıda, Beyrut Limanı’nda Hizbullah’ın silah ne mühimmat depolarının olduğuna dair bir rapor verdi. Tüm limanın uydu görüntüleri ve hangi hangarlarda ne olduğu da bu raporda yer aldı. Ve söz konusu raporun önemli bölümleri de MOSSAD’ın yayın organı olarak bilinen DEBKA’da yayınlandı.

Aslında önceki gün Beyrut Limanı’nı adeta havaya uçuran kimyasallar,  6 yıl önce Rusya’dan buraya gelmişti. İşgüzar bir ticaret müsteşarı da Beyrut’ta bunları tedarik diye gösterip Afrika’ya sattığını söylüyordu. Bu yüzden de tüm kimyasalları limanda toplamıştı. Nereden bilecekti bir işgüzarın yangın çıkaracağını!...

Beyrut Limanı,  bölgenin enstratejik ticaret limanı. Mesela İran petrolü bu limandan dünyanın bir çok bölgesine gidiyor. Suriye’ye yardımlar da aynı şekilde.

İlk açıklamalarda olay Hizbullah’ın üzerine yıkılmaya çalışılsa da , kısa sürede bundan çark edilmesini önemsiyorum.

Zira Lübnan’a Hizbullah ile ders vermeye çalışanlar,  Hizbullah’ın elinde görüntüler olduğunu - ve belki de bugün bu görüntüleri sosyal medyada yayınlayabileceği istihbaratını alınca -  Lübnan’ın Hizbullah’ın bir parti olduğunu hatırlatması üzerine bundan kısa sürede vazgeçtiler.Bu nedenle Hizbullah’ın yayınlayacağı görüntüler elbette çok önemli olacak. Bekleyip göreceğiz.

Ancak bu gelişmelerin  bizi ilgilendiren bölümünde;  başta Libya’daki pozisyonumuz, ABD’nin PKK unsurlarıyla Suriye’de yaptığı petrol ticareti ortaklığı- ki bu kurulması planlanan Kürdistan’ın ekonomisinin oluşmasıdır-- Ege Adaları’ndaki ve ABD’nin Yunanistan’da Edirne sınırına kurduğu askeri üs ve Akdeniz’deki son gelişmelerin birbirinden bağımsız olmadığı görülüyor.

Bu arada tüm bu nedenlere bağlı olarak , -uzun zamandır bu köşede yazdığım olası NATO darbesi senaryolarına bağlı olarak- içerde militarist bir yönetim ihtiyacı oluşmasına sebep olacak olaylara karşı dikkatli olmakta fayda görüyorum. Bu nedenle de 2 yıl önceki yerel seçimlerde dikkat çektiğim Hatay- Mersin- Adana hattındaki olası senaryolara ve operasyonlara karşı da bugünlerde dikkat etmekte fayda var.

Bölge iyice ısınırken elbette iç siyasette bundan etkileniyor. Son yazılarımda hem yeni partileri , hem de değişecek yeni ittifakları zaten yazmış ve ara dönemden reel siyasete geçileceğini de belirtmiştim. Sonraki yazımda bunları ve nedenlerini yazacağım ama bugün yazımı bitirmeden önceki son sözüm: Türkiye’nin ve siyasetçilerinin bir an önce gerçek gündeme dönmeleri….Zira bölge yangın yeriyken gerçek gündeme döndüğümüzde ve bunu anladığımızda, bu yangından kendimizi koruyabiliriz. Ki yeni bir Kurtuluş savaşı şartları söz konusuyken gerideki tüm olaylar da teferruattır! Artık gerçek siyaset yapma zamanıdır….

Kaynak: BEYRUT’TAN SONRA MERSİN Mİ? - Nuray Başaran